Illness name: prostat buyumesi ve tedavi yontemler
Description:
Prostat organı erkeklerde bulunan, idrar kesesinin sonunda, idrar yapma kanalını saran, aslında erkek üreme sisteminin bir parçası olan, ceviz büyüklüğünde bir bezdir. Prostat spermleri taşıyan sıvıyı salgılar. Aynı zamanda üretra adı verilen, idrarın vücuttan atılmasını sağlayan kanalı da sarmalar.
Prostat, erkeklerde mesane çıkım bölgesinde yer alan ve içinden idrar kanalının geçtiği bir organdır. Prostatın 50 yaş öncesi erkeklerde yaklaşık 20 ila 30 mililitre arasında bir hacme veya diğer ifade ile 20-30 gram ağırlığa sahip olması beklenir. Prostat organı hormonların etkisiyle yaş ilerledikçe az veya çok büyür. Bazı erkeklerde bu büyüme minimal düzeyde kalırken, bazılarında prostat yüzlerce grama ulaşabilir.
Prostatın büyümesi sağlıklı erkeklerde kaçınılmaz bir durumdur denebilir. İçinden geçen idrar kanalını tıkayıp idrarla ilgili problemlere yol açmadığı sürece veya içinde kanser hücresi barındırmadığı sürece, prostatın büyümesini yaşlanmanın tabii bir sonucu gibi düşünebiliriz.
Fakat büyüme ile beraber ortaya çıkan idrar sorunları özellikle 50 yaşın üstündeki erkeklerde bir hastalık tablosuna yol açabilmektedir. Prostatın büyümesi için iki temel sebep; yaşlanma ile birlikte ortaya çıkan bir takım biyolojik değişikliklerin ve erkeklik hormonlarının prostat üzerindeki uyarıcı etkisidir. Ailesel yatkınlık gibi başka sebepler de sayılabilir. Sonuç olarak, prostat büyümesi kişiye özel birçok faktöre bağlı ortaya çıkar ama yaşla beraber etkisini göstermeye başlar. Bunu, kişinin saçlarının dökülmesine ya da ağırmasına benzetebiliriz; az ya da çok her erkekte ortaya çıkabilir, ilerleyişi kişiden kişiye farklılık gösterir, herkesin kendi bedenine özgü sebepleri vardır, ailesel yatkınlık etkili olabilir, tek bir nedene bağlamak doğru olmaz, ve kayda değer bir önleyici yöntemden bahsedilemez.
İyi huylu prostat büyümesi prostat dokusunun kanserleşme olmadan büyümesi anlamına gelir. Kanser olmadığı için, başka organlara dağılma-yayılma ve bu açıdan ölümcül olma riski yoktur; fakat idrar kanalını tıkayacağı için idrar yapmakla alakalı zorluklara neden olacaktır. Daha da önemlisi, mesanenin ve böbreklerin fonksiyonlarını bozabilecektir.
Prostatın büyümesi her zaman belirtiye yol açmaz. Fakat belirti verdiğinde, merkezinden geçen idrar kanalının tıkamasına bağlı şikayetler ortaya çıkar ve idrar yapmak ile ilgili sorunlar belirir. Hastalığın erken dönemlerinde aniden sıkışma, sık idrara çıkma ihtiyacı, idrarı erteleyememe gibi şikayetler yaygın olarak görülürken zaman geçtikçe idrar yaparken zorlanma, kesik kesik işeme, gündüz ve gece çok idrara çıkma, idrar yaptıktan sonra damlatma ve idrarı tam boşaltamama gibi belirtiler görülecektir. Tablo çok ilerlerse, hasta idrarını hiç yapamaz hale gelip sondaya muhtaç kalabilir.
Bu belirtilerin prostatı büyüyen her erkekte görülmesi gerekmez ve görüldüğünde de herkeste aynı şiddette olmaz. Belirtilerin şiddeti ile prostatın büyüklüğü arasında doğrudan bir bağlantı olmayabilir; kimi zaman küçük hacimli bir prostatta şiddetli belirtiler görülürken, kimi zaman çok büyük hacimli prostatlarda ciddi bir belirti ortaya çıkmayabilir. Her hastayı kendi şartlarında değerlendirmek gerekir. Prostatın büyüme hızı, ortaya çıkan belirtilerin şiddeti ve bu belirtilerin ilerleme hızı kişiden kişiye değişir. Bazı hastalarda belirtiler zaman içinde azalabilse veya sabit kalabilse de, çoğu kez şikayetler artmaya devam edecek ve şiddetlenecektir.
Genel olarak prostat 20'li yaşlardan itibaren 10-20 mililitre civarında, 40'lı yaşlardan itibaren ise 20-30 mililitre civarında ölçülür. Prostat büyümesine bağlı belirtilerin ortaya çıktığı kişilerde, kesin bir kural olmamakla beraber, genelde 30-40 gramı geçmiş prostatları görürüz. Prostatın boyutu için “normal-anormal” sınıflandırması doğru olmayacaktır, mühim olan prostatın büyüklüğünden çok idrar kanalını ne kadar tıkadığı ve bu büyümenin iyi huylu mu kötü huylu mu olduğudur.
Prostatın büyüyüp büyümediği, üroloji uzmanının el ile ve ultrason ile yapacağı muayene sonucunda ortaya çıkacaktır. Fakat prostatın kaç gram veya mililitre olduğundan daha önemli olan, idrar yolunu ne kadar tıkadığı ve bu büyümenin iyi huylu mu kötü huylu mu olduğudur. İdrar yolunun tıkalı olup olmadığını anlamak için idrar akım ölçümü (üroflovmetri) testi yapılır. İyi huylu prostat büyümesini prostat kanserinden ayırmak için ise, el ile prostat muayenesi ve PSA denilen bir kan testi yardımcı olmaktadır.
Kişinin idrarla ilgili şikayetlerinin iyi huylu prostat büyümesine bağlı olduğu anlaşıldıktan sonra, belirtiler tedaviyi gerektirecek düzeyde ise, öncelikle çeşitli ilaçlarla prostatın gevşetilmesi (ve bazen de küçültülmesi) sağlanır. Bu sayede idrar kanalı rahatlar ve hastanın idrarını rahatça yapabilmesi mümkün olur.
Tedavi sadece hastanın idrarının rahatça yapabilmesini değil, aynı zamanda prostattaki tıkanıklık sebebiyle zorlanmaya başlayan mesanenin de rahatlamasını sağlar. Böylece, mesanenin ve sonraki zamanlarda böbreğin kalıcı ve ilerleyici şekilde hasar görmesi önlenmiş olur.
Hastaların bir kısmında ilaç tedavisine rağmen prostat büyümesi devam edecek ve belirtiler şiddetlenecektir. Bu durumda hastaya, prostatın oluşturduğu tıkanıklığı gidermek için ameliyat yapılması gerekir. Bu ameliyatta prostatın büyüyerek idrar kanalına baskı yapan bölümünün temizlenmesi ve idrar yolunun açılması amaçlanır. Bu ameliyat çoğu kez endoskopik/kapalı yöntem ile, dış idrar kanalından ilerletilen aletleri kullanarak, prostat iç kısmının traşlanıp idrar yolunun açılması şeklinde uygulanır.
İyi huylu prostat büyümesi için yapılan bu ameliyatın prostat kanseri için yapılan radikal prostatektomi ameliyatı ile karıştırılmaması gerekir. İyi huylu büyüme için yapılan ameliyatlarda prostatın sadece idrar yolunu tıkayan kısmı temizlenirken, prostat kanserinde prostat organına dair bütün dokuların vücut dışına çıkarılması amaçlanır. İyi huylu büyüme ameliyatında prostatın idrar kanalına uzak kalan dış bölgesi hastada bırakılacağı için, bu bölgelerde bilahare kanser gelişme ihtimali yine herkeste olduğu kadar söz konusudur. Hastanın bu açıdan takibi ayrıca devam ettirilmelidir.
İyi huylu prostat büyümesi tedavi edilmediğinde hem hastanın idrar ile ilgili şikayetleri iyice artacaktır, hem de, daha önemlisi, mesanenin ve böbreklerin fonksiyonları geri-dönüşü olmayacak şekilde bozulabilecektir. İhmal edilmiş ve ilerlemiş prostat büyümesi, hastanın hiç idrar yapamayarak idrar sondasına mecbur kalmasına yol açabilir. İhmal edilmiş prostat büyümesi, ayrıca idrarda kanamalara, idrar yolunda tekrarlayan enfeksiyonlara ve mesanede taş oluşumuna neden olabilecektir.
Her büyüyen prostat sorun oluşturmaz. Özellikle kanserleri prostatın dışına doğru büyüdüğü için erken belirti vermez. Daha sık görülen iyi huylu büyümeleri ise büyüme yeri ve yönüne göre erkekte çeşitli sorunlara sebep olabilir. Öncelikle problem yaratan büyümüş prostatın içinde kanser olup olmadığını anlamak gerekir. İkinci olarak büyümüş organın tedavisinin gerekip gerekmediğini belirlemek şarttır. Bu amaçlarla prostatın parmakla muayenesi, idrar tahlili, kanda PSA tayini, idrar akımının ölçülmesi ve idrar yollarının ultrasonografi ile görüntülenmeleri gerekir. Kanser şüphesi olan kişilerde biyopsi (parça alma) tanıyı kesinleştirmek için şarttır.
Bu soru sıkça sorulur çünkü ayakta idrar yapmanın prostat büyümesine neden olduğu yönünde halk nezdinde geniş bir kabul vardır. Halbuki prostatın büyümesi idrarın ayakta ya da oturarak yapılmasından tamamen bağımsız bir süreçtir.
Ayakta idrar yapmanın prostatı büyüttüğünü söyleyemeyiz, fakat prostat büyümesi nedeniyle idrarla ilgili şikayetleri başlamış olan kişilerde, ayakta veya oturarak idrar yapmak o kişinin mesanesini tam ve etkin bir şekilde boşaltmasını etkileyebilir. Çoğu kişide oturarak işemek, mesanenin baskı ile sıkıştırılması ve karın kaslarının daha belirgin katkı sağlaması sayesinde, idrar torbasının daha iyi boşaltılmasını sağlayabilir. Öte yandan ayakta idrar yaptığında idrar kesesini daha iyi boşaltılabilen hastalarla da karşılaşabilmekteyiz. Sonuç olarak, ayakta ya da oturarak işemek prostat büyümesi ile ilgili gidişatı etkilemez, fakat prostat büyümesine bağlı ortaya çıkan idrar şikayetlerini, mesanenin boşaltılmasını etkilemek suretiyle, olumlu ya da olumsuz yönde değiştirebilir.
Prostat büyümesinin ve kanserleşmenin birbirinden bağımsız olduğunu söyleyebiliriz; büyüme olmadan kanser, kanser olmadan büyüme pekala mümkündür.
Prostat büyümesinde olduğu gibi, prostat kanseri de genelde 50 yaş üzerindeki erkeklerde görülmektedir. Fakat, özellikle de ailesinde prostat kanseri görülen erkeklerde, kanserin daha erken yaşlarda, 40’lı yaşlarda ortaya çıkabildiğini biliyoruz. Ailesel yatkınlık sebebiyle ortaya çıkan prostat kanseri hem daha genç erkekleri etkilemekte, hem de daha saldırgan olma eğilimi göstermektedir. Prostat kanserinin erken teşhis edilmesi amacıyla genelde 50'li yaşlardan itibaren rutin kontroller önerilirken, ailesel yatkınlığı olanlarda bu kontrollerin 40’lı yaşlarda başlatılması uygun olacaktır.
Prostatın büyümesi veya kanserleşmesi durumunda, dokuda ortaya çıkan değişikliklerin prostatın içinden geçen meni kanallarını tıkayarak veya meni içeriğini değiştirerek erkeklerin üreme kabiliyetine etki edeceği düşünülebilir. Fakat bu hastalıklar genelde 50 yaş üzerinde, çocuk sahibi olmakla ilgili talepleri geride kalmış erkeklerde görüldüğü için, prostat ve kısırlık ilişkisi çok sorgulanmaz. Gerek duyulduğunda hastalar sperm tahlili vb testlerle tetkik edilebilirler.
Prostat kanserinin tedavi edilmemesi durumunda kanser prostatın dışına yayılacaktır. Sonuçta, önce çevre organlara sonra da uzak organlarda yayılmış olan kanser hücreleri ölümcül neticelere yol açacaktır.
Prostat ameliyatlarını, ameliyatı gerektiren hastalığın çeşidine göre sınıflamak doğru olur. Çünkü prostatın iyi huylu büyümesi için yapılan ameliyatlar ile prostat kanseri için yapılan ameliyatlar tamamen farklıdır. Her iki hastalık için de açık ve kapalı ameliyatlar söz konusudur. Prostatın iyi huylu büyümesinde çoğu zaman kapalı, yani idrar kanalından girilerek kullanılan endoskoplar aracılığı ile yapılan ameliyatlar uygulanmaktadır. İyi huylu prostat büyümesi için açık ameliyat ihtiyacı günümüzde yüzde 1-2 seviyelerine kadar gerilemiştir. Hangi yöntemin hangi hastada uygun olacağına başta prostatın hacmi olmak üzere çeşitli etkenlere bakılarak karar verilir.
Prostat kanserinde de yine açık ve kapalı ameliyatlardan bahsedilebilir. Erken yakalanmış ve prostatın dışına henüz çıkamamış bir kanserin ameliyat ile tam olarak temizlenmesi ve hastanın tam bir şifaya kavuşması mümkündür. Bu ameliyat radikal prostatektomi ameliyatı olarak bilinir. Hastaya açık yada kapalı ameliyattan hangisinin uygun olacağına, hastanın kişisel özellikleri, prostatın özellikleri, kanserin özellikleri hesaba katılarak, hekimin tercihi/yönlendirmesi ve hastanın tercihi neticesinde karar verilir.
Açık radikal prostatektomi ameliyatı göbek altından ya da yumurtalık altından yapılan kesilerle uygulanır; bunlara retropubik veya perineal radikal prostatektomi ismi verilir. Kapalı yöntemle yapılan radikal prostatektomi ameliyatı da yine 2 yöntemle yapılabilir. Bunlardan birisi daha eski bir yöntem olan laparoskopik yöntemdir ve artık az kullanılmaktadır. Diğeri ise, günümüzde en yaygın kullanılan kapalı prostat kanseri ameliyatı olan, robot yardımlı laparoskopik / robotik radikal prostatektomi ameliyatıdır. Kapalı prostat kanseri ameliyatları, ister laparoskopik ister robotik olsun, karın bölgesinden açılan delikler yoluyla karın içine itilen aletler kullanılarak gerçekleştirilir.
Prostat büyümesini veya (kansere karşı iyi bilinen genel risk faktörlerinden uzak kalmak bir tarafa bırakılırsa) prostat kanserini önleyecek bir yöntem henüz maalesef bilinmemektedir. Yukarıda da değinildiği üzere, kişinin prostatının, şartlar uygunsa, zamanla büyümesi ya da vakti geldiğinde kanser olması neredeyse kaçınılmazdır. Burada önemli olan prostattaki hastalığın erkenden, yani tedavi edilebilecek aşamada iken ve geri dönüşü olmayan safhaya girilmemişken fark edilmesidir.
İyi huylu prostat büyümesi neticede hastada idrar yapmakla ilgili belirtilere ve zorluklara neden olduğu için, bu hastalar bir şekilde hekime başvuracak ve belirli bir aşamada tedaviye başlayacaklardır.
Prostat kanserinde ise durum kritiktir; kanser erken aşamada yakalandığında başarılı şekilde tedavi edilebilir ve gecikmiş tedavi çoğu kez sonuçsuz kalacaktır. Bu nedenle prostat kanserinin ilerlemeden tespit edilmesi önemlidir, fakat bu hastalık maalesef erken dönemde belirti vermez. Eğer prostat kanseri belirti vermeye başlamışsa, çoğu zaman hastalık yayılmış haldedir. Kanser prostatın etrafındaki organlara ya da başta kemikler olmak üzere diğer vücut bölgelerine yayıldığı zaman ortaya çıkan bu belirtiler hastalığın geç aşamasına rastlar, ve bu aşamada tedavinin başarı şansı düşük olacaktır. Bu sebeple, özellikle prostat kanseri açısından riskli grupta, yani aile geçmişi olanlarda 40’lı yaşlardan, sağlıklı erkeklerde ise 50'li yaşlardan itibaren erken teşhis için tarama yöntemlerinin kullanılması çok önemlidir.
Parmakla rektal muayene (PRM): Bu muayene genellikle ilk yapılan testtir. Doktorunuz parmağıyla rektuma girerek prostatınızı hisseder, prostatın boyutları ve durumu hakkında fikir sahibi olur. Prostat Spesifik Antijen (PSA) kan testi: İdrar yolları şikayetlerinin nedeninin prostat kanserine bağlı olup olmadığını anlayabilmek için doktorunuz PSA kan testi isteyebilir. PSA prostat hücreleri tarafından üretilen bir protein olup, kanser durumunda artış gösterebilir. Günümüzde 50 yaşın üzerindeki erkeklerde prostat kanserini teşhis edebilmek için, parmakla rektal muayene ile birlikte PSA kan testinin yaptırılması önerilmekte ve ayrıca prostat kanseri nedeniyle tedavi edilmiş hastalarda takipte PSA kan testinin kullanılması önerilmektedir. İdrar akım çalışması: Üroloğunuz sizden özel bir cihaz içerisine idrarınızı yapmanızı isteyerek idrarınızın hangi hızla boşaldığını görmek isteyebilir. Azalmış bir idrar akımı genellikle prostat irileşmesini düşündürür. Ultrasonografi ve artık idrar miktarı tayini: Bu testle prostat irileşmesinin boyutları, mesanenin ve böbreklerin prostat irileşmesinden ne kadar etkilendiği ortaya konulur. Daha sonra hastadan idrar yapması istenerek mesanesini ne oranda boşaltabildiği tayin edilir. Artmış artık idrar miktarı genellikle prostat irileşmesinin ileri safhalarında görülür.
Medikal tedavi
: Halen kullanılmakta olan ilaçlar prostat irileşmesinin tedavisinden çok, prostatın sıktığı idrar kanalının gevşetilmesi ile etki gösterirler. Geçici bir iyileşme sağlar ancak yaşla beraber ilerleyen hastalığı sakladığı için, hasta ilacı bıraktığında ciddi problemlerle karşılaşabilir. Genellikle ameliyat öncesinde zamandan kazanmak için kullanılmaktadırlar.
Açık prostat ameliyatları:
İleri derecede büyük prostatlarda çok eskiden beri uygulanan ameliyatlardır. Kapalı prostat ameliyatları: Penise idrar yolunun içinden girilerek prostatın kapalı olarak uygulanan ameliyatlarıdır. Değişik enerjiler kullanılır. En eskisi, elektrik enerjisi kullanılarak yapılan TUR ameliyatlarıdır. Büyüklüğü 50-60 ml’yi geçmeyen prostatlar için standart bir girişimdir.
Greenlight-PVP Lazer:
Bugün daha modern, daha sağlıklı olduğuna inanılan Greenlight-PVP Lazer ameliyat teknolojisi ise lazer ile yapılan bir başka kapalı prostat ameliyatıdır. Yukarıda bahsedilen ameliyat yöntemlerinin hiç birisi ile (açık prostat ameliyatı da dahil olmak üzere) prostatın tamamının alınması mümkün değildir. Prostatın tamamı ancak prostat kanserli hastalara uygulanan ve radikal prostatektomi adı verilen ameliyatla alınır. Eğer prostatı bir portakala benzetirsek, bu ameliyatların temel mantığı portakalın kabuğunu bırakarak içini boşaltmaktır. Dolayısıyla bu ameliyatlar sonrasında prostat tekrar irileşebilir veya kanserleşebilir. Bu nedenle ameliyat sonrasında hastaların yıllık normal kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir. Greenlight PVP Lazer yönteminden önceki dönemlerde, ilaçla tedavilerin başarısız olduğu durumlarda hastalar etkili ama zahmetli bir yöntem olan TUR-P veya daha güvenli olmalarına karşın etkisi düşük ısıtma esasına dayalı tedavilerden birini seçmek zorunda kalıyorlardı. Oysa ki Greenlight PVP Lazer yöntemi sayesinde, hastalara en az TUR-P operasyonu kadar etkili ama TUR-P ameliyatından çok daha güvenli ve daha kolay tolere edilebilen bir tedavi alternatifi sunmak mümkün olmuştur.
İyi huylu prostat büyümesinde prostatın buharlaştırma yöntemiyle tedavisi:
GREENLIGHT Greenlight-PVP Lazer yöntemi prostat büyümesinin cerrahi tedavisinde geliştirilen son teknolojilerden biridir. En önemli özelliği prostat dokusunu vücuda zarar vermeden buharlaştırarak yok etmesidir. Özel tasarlanmış alıcı bir sistem içinden gönderilen yeşil ışık, endoskopik yoldan prostata iletilir. Yeşil ışık dalgası kandaki hızlı emiliminden dolayı büyümüş prostat dokusunu buharlaştırır ve prostatın etrafını saran ince alanı kanamayı engelleyerek onarır. Böylece idrar akışının normale dönmesi için tıkanıklığa yol açan dokular ortadan kaldırılır. İdrar akışının normale dönmesi için gerekli kanal açıldığından kısa sürede sonuç alınarak hastada rahatlama sağlanır. Ağrı yok denecek kadar azdır. Bu teknolojinin üstünlüklerinden biri de lokal anestezi ile de yapılabilmesidir.
Greenlight PV Sistemi güvenlidir ve uygulama sadece buharlaştırılacak dokuyla sınırlıdır. Minimum invasiftir. Tedavi edilecek bölgeye ulaşmak için büyük yaralar açmak gerekmez. Çeşitli anestezi seçeneklerine olanak tanır. Hastanın rahatlığını garanti etmek amacıyla genelden lokale pek çok anestezi seçeneği sunulmaktadır. Greenlight teknolojisi, kalp ve akciğer rahatsızlıkları gibi genel anestezi ile ameliyat olma riski bulunan hastalara lokal anestezi ile ameliyat olma imkanı sunmaktadır.
Hasta kan kaybetmediği için hastaların ameliyat sonrası rahattır. Kan inceltici ilaç (Kumadin, Asprin, Plavix, Drisentin, Heparin, Fraxiparine gibi) kullanan hastalar Greenlight-PVP Lazer yöntemi uygulamasından hemen sonra yine ilaçlarını almaya başlayabilirler.
Operasyon sonrası komplikasyonlar için endişelenmeyin. Kanama, erkeklik kaybı, meni boşalmaması, idrar kaçırma gibi istenmeyen etkiler minimum düzeydedir. TUR-P sendromu adı verilen ve TUR-P ameliyatlarından sonra yaklaşık yüzde 5 oranında izlenen hayatı tehdit edici bu durum, Greenlight-PVP Lazer yönteminden sonra hiç izlenmez. Retrograd ejekülasyonu adı verilen meninin mesaneye boşalması TUR-P ameliyatlarından sonra yüzde 100 izlenirken, bu oran Greenlight-PVP Lazer yönteminden sonra yüzde 30-40 arasındadır. Empotans adı verilen erkeklik gücünün kaybı yine TUR-P ameliyatlarından sonra yüzde 5-10 arasında izlenirken bu oran Greenlight-PVP Lazer yönteminde 0’dır. Hastanede kalış süresi kısadır. Hastanede kalış süresi operasyon sonrası genellikle 1 gündür. Hastalar normal günlük aktivitelerini genellikle 48 saat içerisinde geri kazanırlar. Büyük prostat büyümelerinde de uygulanabilir. Greenlight ile prostat tedavisi TUR denilen kapalı ameliyatta olduğu gibi yalnız küçük prostatlara değil, açık ameliyat gerektiren büyük prostatlara da yapılabilmektedir. Etkili ve güvenlidir. Prostatın iyi huylu büyümelerinin tedavisinde 7-8 senedir kullanılan Greenlight-PVP Lazer prostatektomi ameliyatı dünyada giderek artan bir kabul görmektedir. Etkisi ve güvenirliliği uzun süreli çalışmalarla kanıtlanmış ve FDA onayı alarak güvenilirliği onaylanmıştır.
Kanserin prostatın
içinde kalmış olmasına (erken dönem) yada prostatın dışına, organ ve dokulara (geç dönem) yayılmış olmasına göre tedavi seçenekleri vardır. Geç dönem kanserlerde ilaç tedavileri yaygın olarak kullanılırken, erken dönem olgularda daha kalıcı, radikal tedavi yöntemleri seçilmektedir.
Radikal prostat ameliyatı: Açık yapılan prostatın tamamının alınması temeline dayalı ağır ve komplikasyon oranı yüksek bir ameliyattır. Cryoterapi Brakiterapi Radyoterapi
Çok eskiden beri uygulanan dondurarak tedavi Cryoterapi yeni üçüncü jenerasyon teknoloji sayesinde artık prostat kanserinin tedavisinde de kullanılmaya başlamıştır. Genel durumu açık ameliyata (radikal prostatektomi) uygun olmayan, açık ameliyat adına yüksek riskler taşıyan prostat kanserli hastalarda, prostatın kapalı yöntemle –40 C’ye kadar ani soğutulması sonucu oluşan hücre ölümleri daha konforlu şifa sağlamaktadır. Prostat kanseri adına araştırması tamamlanan ve kanserli dokunun prostatın dışına taşmamış olduğu hastalarda 1-2 günlük hastanede kalış süresi sağlayan ağrısız, kanamasız bir operasyondur. Ameliyathane koşullarında prostata kapalı olarak yerleştirilen çok ince iğneler yardımı ile Argon ve Helyum gazları kullanılarak prostat içindeki hücreler şok bir soğutmayla öldürülürken, hasta prostat dokusu içindeki kanserden de kurtulmuş olur. Ameliyattan kısa bir süre sonra serum PSA düzeyleri hızla azalırken idrar kaçırma ve cinsellik ile ilgili problemlere diğer tedavi şekillerine göre daha az rastlanmaktadır. Cryoterapi daha önceden radyoterapi, TUR gibi tedaviler geçirmiş ve hastalığı kontrol edilememiş hastalarda da, başarı ile uygulanabilmektedir. Prostat içinde de –40 C’deki soğukluk ile elde edilen buz kristalleri hücre zarlarına etki ederek onların ölmesine ve ayrıca damarların tıkanması ile dokunun beslenmesinin bozulmasına sebep olurlar. Böylece prostat içindeki gerek sağlıklı, gerekse de kanserli hücrelerin yok olması sağlanır. Üçüncü jenerasyon Cryoterapinin önemli bir ayrıcalığı da tekrarlanabilir olmasıdır. Üçüncü jenerasyon Cryoterapi ile seçilmiş böbrek kanseri olgularında da başarılı sonuçlar elde edildiği bildirilmiştir. Ancak böbrek kanserlerinde kullanım adına daha çok tıbbi veriye ihtiyaç vardır. Çok yeni bir uygulamadır.
Erken dönem prostat kanserinin tedavisinde radyoaktif çekirdeklerin prostat içerisine yerleştirilmesiyle kanserli hücrelerin yok edildiği, bıçaksız ve minimal invaziv bir yöntem olan Brakiterapi; prostatında kanser belirlenen ve minimal invaziv bir tedavi arayan hastalar için uygun bir seçenektir. Radyoaktif iyot veya palladyum iyonları ile yüklenmiş tohumların prostat içerisine yerleştirilmesi şeklinde bir girişimdir. Bu tohumların çevrelerine yaydığı radyoaktivite sayesinde prostatın içindeki kanser hücrelerinin ölmesi sağlanmaktadır. Açık ameliyat (radikal prostatektomi) olamayacak kadar riskler taşıyan yada açık ameliyatı olmak istemeyen prostat kanserli hastalar Brakiterapiden yararlanabilirler. Önemli nokta ise kanserin prostat dışına çıkmamış, vücuda yayılmamış olmasıdır. Ameliyathane koşullarında, ultrasonografi ve bilgisayar kontrolünde prostat içerisine radyoaktif tohumlar bırakılır. Bu işlem için herhangi bir kesi yapılmaz, tohumlar dışardan prostata batırılan iğneler yardımı ile yerleştirilir. İşlem kısa sürede biter ve hasta 24 saat içinde evine gidebilir. Brakiterapi, açık ameliyata göre kapalı yapılması, hastanede kalış süresinin kısalığı ve komplikasyon oranları bakımından oldukça rahat tolere edilebilen konforlu bir girişimdir. Lokalize prostat kanseri tedavisinde açık ameliyatla kıyaslanacak kadar en az on yıllık sonuçları belirlenmiş olan Brakiterapi, açık ameliyat kadar başarılıdır.
İlerleyen yaşla birlikte görülme sıklığı artan prostat büyümesi zamanla idrar kanalına baskı yaparak idrar akımının zorlaşmasına neden olmaktadır. Bu hastalığın kalıcı tedavisinde HoLEP yöntemi önemli bir yer tutmaktadır. HoLEP kısaca prostat bezinin holmium lazer enerjisi kullanılarak cerrahi kesi olmadan kapalı yöntem ile çıkartılması anlamına gelmektedir.
HoLEP için 60 Watt üstü holmium lazer enerjisine ihtiyaç vardır. En yeni ve en güçlü holmium lazer ise 150 Watt olanıdır. 150 Watt holmium lazer enerjisi sayesinde ameliyat süresi kısalmaktadır.
150 Watt holmium lazer enerjisi çok büyük prostatlarda bile vücutta herhangi bir kesi yapmadan büyük miktarda dokuyu çıkarabilmede benzersiz bir avantaj sağlarken kanama riskini azaltır, hastanede kalış süresini bir veya iki güne indirir. En iyi tedavide bile ilk 10 yılda tekrar cerrahi gereksinimi %15 iken, HoLEP'te bu oran % 0.7'dir. Bu da yüksek olasılıkla başka bir prostat cerrahisine ihtiyacınız olmayacağı anlamına gelmektedir.
Genel durum bozukluğu veya kardiyolojik hastalığı olanlarda daha da güvenli bir yöntem arayışı gerekebilir. Bu tür hastalarda Greenlight 180 Watt yüksek güçlü lazer enerjisi ekibin önemli bir oyuncusu olmaya hazırdır.
Ameliyat sonrası hasta için bir hafta istirahat oldukça önemlidir. Bol su içilmesi gerekir. Genelikle iyileşme süreci bir aydır.
Prostat Nedir?
Prostat Büyümesi Nedir, Prostat Büyümesi Neden Olur?
İyi Huylu Prostat Büyümesi Nedir?
Prostat Büyümesi Belirtileri Nelerdir?
Prostatın Olması Gereken Normal Boyutları Nedir?
Prostat Büyümesi Tanısı Nasıl Konur?
Prostat Büyümesi Tedavisi Nasıl Yapılır?
İyi Huylu Prostat Büyümesi Tedavi Edilmezse Ne Olur, Ne Gibi Sorunlara Yol Açabilir?
Ayakta İdrar Yapmak Prostatı Etkiler mi?
İyi Huylu Prostat Büyümesi Prostat Kanseri İle İlişkili midir?
Prostat Kanseri Erken Yaşta Ortaya Çıkabilir mi?
Prostat Hastalıkları Kısırlığa Neden Olur mu?
Prostat Kanseri Tedavi Edilmezse Hangi Sonuçlara Neden Olur?
Açık Prostat Ameliyatı ve Kapalı Prostat Ameliyatı Kararı Hangi Unsurlara Göre Verilir?
Prostattan Korunmak İçin Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Prostat Tanısı Nasıl Konur?
Prostat Büyümesinde Tedavi Seçenekleri Nelerdir?
Greenlight-PVP Lazer Yönteminin Üstünlükleri Nelerdir?
Kanamasız Bir Yöntemdir
Yan Etkileri Yoktur veya Çok Azdır
Prostat Kanserli ise Ne Yapılmalıdır?
Prostat Organına Sınırlı Kanserli Olgularda Tedavi Seçenekleri
Kanserli Prostat Dokusunun -40 Derecede Dondurularak Yok Edildiği Cryoterapi
Brakiterapi Uygulaması
Prostat Tedavisinde HoLEP Yöntemi
Prostat Kanseri Ameliyatından Sonraki Süreç Nasıldır?